top of page

Beslenme ve Hastalık İlişkisini Gösteren Benzersiz Araştırma: Çin Çalışması

Güncelleme tarihi: 14 dakika önce

Beslenme alanında şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma “Çin-Cornell-Oxford Projesi” yani Çin Çalışmasıdır. 1970 yılında başlayan Çalışma 20 yıl sürmüştür. Çin Çalışması, beslenme ve hastalık ilişkisini bilimsel olarak gösteren, beslenmeyle ilgili çığır açan bilgiler veren benzersiz, kapsamlı bir çalışmadır.

Ne yediğimiz ile nasıl öldüğümüz arasındaki bağlantıları anlamamızı sağlayan Çin Araştırması, New York Times’ın tabiriyle “Epidemiyolojinin Grand Prix”i olarak kabul edilir.

Çin Çalışması-Dr.Colin Campbell
En kapsamlı hastalık-beslenme ilişkisini araştıran epidemiyolojik çalışmadır.

Çin Çalışması Nedir?

1970 başlarında Çin Başbakanı Zhou Enlai kanserle mücadele ediyordu. Başbakan, 880 milyon vatandaşı (nüfusun %96’sı) içine alan ve 12 değişik kanser türünü kapsayan büyük bir araştırma başlattı. 650 bin işçi çalıştı. Bu kapsamlı araştırma neticesinde, bazı kanser türlerinin bazı bölgelerde diğerlerinden çok daha fazla yaygın olduğu ortaya çıktı. Etnik köken aynı olmasına rağmen kanser oranlarındaki coğrafi değişiklik çok fazlaydı. Bu kanserin genetik değil, çevresel faktörlerden kaynaklanan bir hastalık olduğunu akla getiriyordu.

Çinli Dr.Chen Junshi ve Amerikalı Dr.Colin Campbell’i beraber çalışmaya iten ana dürtü bu idi. İki bilim adamı Çin’in kırsal kesimlerindeki beslenme ve çevre koşullarının anlık görüntüsüne sahip olmayı, insanların yaşamlarına yakından bakmayı, kanlarında ve idrarlarında ne olduğunu ve nasıl, hangi hastalıklardan öldüklerini görebilmeyi istediler. Çin'in farklı bölgelerindeki değişik diyetlerin belirli hastalıklardan kaynaklanan ölüm oranlarıyla ilişkili olup olmadığını merak ettiler. Nüfus genetik olarak çok benzer olmasına rağmen, diyetler değişince hastalık cins ve oranlarında değişim olacak mıydı?

Böylece Çin Çalışması'nın ikinci ayağı 1983 yılında başladı. Bu proje; İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Fransa'dan bilim adamları ve sağlık kurumlarının katılımı ile gerçekleştirilen ortak bir çalışmaydı.

1980’li yılların Çini, diyet kalıplarını incelemek açısından dünyanın başka hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan “yaşayan bir laboratuvar” özelliği göstermekteydi. Bunun nedeni, Çinlilerin tüm yaşamlarını aynı bölgede geçirme ve yaşamları boyunca aynı tür yerel yiyecekleri yeme eğiliminde olmalarıdır. Örneğin, Yangtze Nehri'nin dağlık kuzey kıyısındaki köylüler buharda pişirilmiş ekmeklere ve tatlı patateslere güvenirken, güneydeki zengin tarım arazilerinde sadece 50 mil ötede köylüler tabaklarını pirinçle dolduruyordu.

Çin kırsalına ait bir resim
Çin Çalışması Çin'in büyük kısmını kapsamıştır.

1983-1989'da araştırmacılar, Çin’in topografik, iklimsel olarak birbirinden oldukça farklı 24 eyaletinin 65 kırsal ya da yarı kırsal bölgesinde insanların nasıl yaşadığı ve öldüğü hakkında bilgi toplamaya giriştiler. Araştırılacak eyaletleri seçerken, bilim adamları yedi farklı kanserden (geniz, özofagus/yemek borusu, mide, karaciğer, kolon, akciğer ve meme) alışılmadık derecede yüksek veya düşük ölüm oranlarına sahip eyaletleri araştırmaya dahil etmişlerdi.

367 değişken hakkında veri toplandı. Her değişken diğer değişkenlerle karşılaştırıldı. 6500 kişiden kan ve idrar örnekleri alındı. Anketler uygulandı. Ailelerdeki tüketim alışkanlıkları gözlendi ve kaydedildi; pazardaki gıda örnekleri analiz edildi.

İş bittiğinde yaşam tarzı, diyet ve hastalık değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı 8000’den fazla değişken oluşmuştu. Kapsamlılık, kalite ve benzersizlik açısından eşsiz bir çalışmaydı.

Çalışma Beslenme ve Hastalık İlişkisinde Ne Buldu?

En dikkat çeken ve çalışma sonucunu özetleyen bulgu; belli bir grup hastalık benzer ekonomik ortamlarda meydana geliyordu. Bu hastalıkları iki grup altında topladılar; “zengin hastalıkları” ve “yoksul hastalıkları”. Yoksul hastalıkları genelde bulaşıcı olan hastalıklardı. Zengin hastalıkları ise kronik ve kanser gibi öldürücü hastalıklardı. Çalışma yoksul hastalıkların altında yatan ana nedenin beslenme yetersizliği, yetersiz hıfzıssıhha ve temiz su eksikliği; zengin hastalıkların altında yatan ana nedenin ise aşırı beslenme (yağ ve hayvansal ürünler açısından zengin) olduğunu gösterdi.

Beslenme ve Hastalık İlişkisini Gösteren Tablo
Beslenme ve Hastalık İlişkisi

Kolesterol ve üre ile ilgili bulgular dikkat çekiciydi; çünkü sadece küçük hayvansal ürün alımlarının bile kronik dejeneratif hastalıklarda önemli artışlarla ilişkili olduğunu gösterdiler. Ve daha da heyecan verici olanı, diyetimizdeki bitkisel besin yüzdesi ne kadar yüksek olursa, bu hastalıklara yakalanma ihtimali o kadar az oluyordu. Başka bir deyişle, bitkisel besinleri yemenin faydalarının durduğu bir eşik veya durma noktası yoktu.

Zengin hastalıkların yüksek oranlarını gösteren bölgeler büyük Çin şehirlerinin yakınındaki araştırma alanlarıydı. Bunun nedeni, daha varlıklı hale geldikçe Çinlilerin yağlar ve hayvansal ürünler açısından daha zengin diyetler yemeye başlamalarıydı. Ne yazık ki, bu gastronomik değişim, gelişmiş ülkelerde yaygın olan hastalıkların çoğunun (kanser, kalp hastalığı ve diyabet) bu bölgelerdeki insanlarda da görülmesinin ana nedeni olarak gözükmektedir. Bu bölümü şu şekilde özetleyebiliriz;

*Belli bir grup hastalık benzer ekonomik ortamlarda meydana gelir; "zengin hastalıkları" ve "yoksul hastalıkları”.

*Kan kolesterolü ve üre nitrojen seviyeleri yükseldikçe, kanser, kalp hastalığı, diyabet gibi refah hastalıkları da artar.

*Küçük miktarda bile olsa hayvansal gıda alımları (et, yumurta ve süt) kronik dejeneratif hastalıklarda önemli artışlarla ilişkilidir.

Çin Çalışması
Geleneksel Çin Yemekleri

Kanser ile Hayvansal Gıdaların Bağlantısı Nedir?

Çin Çalışmasının en çarpıcı bulgularından bir diğeri, hayvansal kaynaklı gıdalar ile kanser arasındaki güçlü ilişkiydi. Bu yiyeceklerin yüksek olduğu köylerde, düşük olanlardan çok daha fazla kanser vakası bulundu. Araştırmacılar hayvan deneylerinde yüksek hayvansal proteinli diyetlerin kanserde artışlar göstermesine istinaden benzer artışlar gösteren hayvan deneylerini takip ettiği için bu sonucu beklediklerini ifade ettiler.

Birçok deney, kanseri önlemek için sadece birkaç küçük diyet değişikliği yapmanın yeterli olmadığını, bitkisel gıdalara yönelmeye ve hayvansal gıdalardan uzaklaşmaya yönelik büyük bir değişimin çok daha fazla fayda sağlayacağını gösteriyor.

Hayvansal protein içeren yiyecekler vücutta nasıl bu kadar çok soruna neden olur? Bilim adamları kesin olarak bilmiyorlar, ancak bunun metabolik sistemlerimizin çoğunu etkilediğini ve etkilerin et veya tavuk yedikten birkaç saat sonra çok hızlı gerçekleştiğini biliyorlar.

Tabii ki, protein alımımızı çok fazla azaltmamak önemlidir. Protein açısından son derece düşük diyetlerin bağışıklık sistemimizi tehlikeye attığını ve bizi enfeksiyonlara duyarlı hale getirdiğini biliyoruz. Ancak, ılımlı çeşitlilikte bitki bazlı yiyecekler bile yersek, yeterli protein almamak neredeyse imkansızdır. Çoğu insan, ekmekleri ve sebzeleri proteinli yiyecekler olarak düşünmez; ancak aslında bir dilim ekmek veya yarım fincan brokoli 2 ila 3 gram protein içerir.

Araştırmanın kanser ve hayvansal gıdalar arasındaki ilişki kapsamında ulaştığı sonuçlar özetle şu şekildedir;

*Hayvansal protein kanseri teşvik ederken, hayvansal proteini bitkisel protein ile değiştirmek normal hücrelerin kanserli hücreye dönüşmesi sürecini durdurabilir.

*Protein, diyetimizdeki kalorinin sadece %8-10'unu oluşturmalıdır.

*Çeşitliliği bol olan bitki bazlı bir diyet, yeterli protein sağlar.

Araştırmanın Lideri Dr. Colin Campbell Kimdir?

Çin Araştırması'nın ABD baş araştırmacısı Dr. Campbell, etsiz sütsüz bir diyetin bilimsel savunucularından biri olma ihtimali düşük bir adaydı. Kitabında ve yaptığı mülakatlarda; "Bir süt çiftliğinde büyüdüm ve bol miktarda et ve yumurta yedim" diyor ve ekliyor: "Doktora tezimi hayvansal proteinin daha verimli bir şekilde üretilebilmesi üzerine yazdım, böylece daha hayvansal bazlı yiyecekler yiyebilirdik.”

Ancak 1960'larda beslenme araştırması yapmaya başladığında, et tüketiminin bu savunucusu, aslında hayvansal ürünlerde mümkün olduğunca düşük bir diyetin çok daha sağlıklı bir seçim olduğuna ikna oldu. "Sadece bilimsel kanıtların bana gösterdiğine dikkat ediyordum" diyor. Şimdi diyeti %98'in üzerinde vejetaryen; O ve karısı Karen, esasen bitki bazlı bir diyetle büyüyen beş çocuk yetiştirdiler.

Beslenme Biyokimyası Profesörü olan Dr. Campbell, Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü / Dünya Araştırma Fonu'nun Kıdemli Bilim Danışmanıdır. 300'den fazla bilimsel yayın da dahil olmak üzere birçok başarısı arasında, Ulusal Bilimler Akademisi'nin meyve, sebze ve kepekli tahıl tüketiminin artırılmasını öneren Diyet, Beslenme ve Kanser hakkındaki dönüm noktası raporunun ortak yazarlarından biriydi.

Colin Campbell’in 2005 yılında oğlu ile yazdığı Çin Çalışmasını anlattığı kitabı “The China Study”, iki milyon satış rakamına ulaşarak bilim dünyasını şaşkına çevirmiştir.

Çin Çalışmasına İtirazlar

Çalışmaya itirazlar da oldu; halen de oluyor. İtiraz edenler böyle çalışmaların belirli yiyecekleri veya besinleri kolayca izole edemeyeceğini veya belirli bir gıda ile belirli bir sonuç arasında net nedensel bağlantılar kurulamayacağını iddia ediyorlar. Çevresel koşullar gibi rol oynayabilecek diğer faktörleri ortadan kaldıramayacağını savunuyorlar. Bu tür gözlemsel çalışmaların korelasyonlar çizdiğini; örüntüleri ve eğilimleri ortaya çıkardığını, ancak korelasyonun nedenselliğe eşit olmadığını belirtiyorlar.

Sigara ve kanser arasındaki ilişkiye dair kanıtların epidemiyolojik çalışmalardan geldiğini ve tütün endüstrisinin “korelasyon nedensellik değildir” argümanını yıllarca işine gelmeyen çalışmaları çürütmek için kullanmaya çalıştığını hatırlamakta fayda var.

Araştırmanın Sağlıklı Diyet Konusunda Bizlere Verdiği Ders

C.Campbell “Ne kadar çok hayvansal ürün tüketirsek o kadar çok kronik hastalıklara yakalanırız” diyerek çalışmanın temel bulgusunu tek cümlede topluyor. The China Study adlı kitabında Çin Çalışmasında ulaşılan sonuçları özetliyor:

“Çin Projesinin en çarpıcı bulgularından biri, hayvansal gıdalar ile kanser arasındaki güçlü ilişkiydi. Batılı hastalıkların en güçlü belirleyicilerinden birinin kolesterol olduğunu bulduk. Düşük kan kolesterol seviyeleri, daha düşük kalp hastalığı, kanser ve diğer Batı hastalıkları oranlarıyla bağlantılıydı.... Kan kolesterol seviyeleri 170 mg / dl'den 90 mg / dl'ye düştükçe karaciğer, rektum, kolon, akciğer, meme, mide, yemek borusu, beyin kanserleri ve lösemi (hem yetişkinlerde hem de çocuklarda) azaldı. Kanseri önlemek için sadece birkaç küçük diyet değişikliği yapmak yeterli değildir. Bitkisel gıdalara yönelmeye ve hayvansal gıdalardan uzaklaşmaya yönelik büyük bir değişimin çok daha büyük faydalar sağlaması muhtemeldir.”

Çin Çalışmasının temel bulguları kısaca şu şekildedir;

  1. Yoğun bir şekilde hayvansal gıdalar tüketen insanlar en şiddetli kronik hastalıklara sahipti.

  2. Nispeten az miktarda hayvansal bazlı gıdalar bile olumsuz etkilerle ilişkilendirildi.

  3. Bitkisel gıda tüketimi yüksek olan insanlar en sağlıklı olanlardı ve kronik hastalıklardan kaçınma eğilimindeydiler.

Faydalanılan Kaynaklar:

1. T.Colin Campbell,(1996), The China Project: Revealing the Relationship Between Diet and Disease

2. T.Colin Campbell, (2005), The China Study

3. John Mackey, (2017), The Whole Foods Diet; The Lifesaving Plan For Health And Longevity

4. John Robbins, (2006) Health At 100.

 

 

69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page